Birbirimize koçluk yaptığımız günlerden birinde, renkler üzerinde konuştuk. Her birimiz en sevdiğimiz renkleri dile getirdik.

Cıvıl cıvıl hali, enerjisi ve neşesiyle Binhan turuncuyu çok seviyordu, meditasyon eğitmenliğinin verdiği o müthiş sakinliği ve dinginliğiyle Özlem ise toz pembeyi. Ben her rengi severim. Arkadaşlarım o gün şöyle demişti. Sen aslında ne kadar renkli bir insansın. Beyaz görünüyorsun ama için sürprizlerle dolu. Bu sohbetimizden birkaç gün sonra yine bir zoom toplantımız esnasında, Özlem’in 25. Kattaki evinin ve hatta çalışma odasının balkonuna turuncu üzeri beyaz puanlı bir balon geldi. Balonun gökten mi yerden mi geldiğini anlamaya çalışırken, bu kez toz pembe bir balon daha düştü aynı noktaya. 25. Kattaki upuzun balkonun aynı noktasına, çalışma odasının önüne. Şaşkınlığımız doruktaydı ki, son olarak üçüncü ve içinde renkli pulların olduğu beyaz balon geldi. Sanki görünmez bir el balonları tek tek mucizevi bir şekilde önümüze bırakmıştı. İnanılmaz bir deneyimdi. Şaşkınlıktan ne yapacağımızı şaşırmıştık.

O gün, orada bunun bir işaret olduğunu düşündük ve birlikte bir şeyler yapma fikri ilk kez o gün ortaya çıktı.

(Feyzan Ökmen’in anlatımıyla)